Söyleşiler

110 yıl yok sayıldı[i]

Cem Gurbetoğlu ve Ezgi Aksoy

Darwin'in evrim kuramı'nı anlattığı Türlerin Kökeni adlı kitabının yayınlanmasının üstünden 150 yıl geçti. Türlerin Kökeni, basımından 110 yıl sonra Öner Ünalan'ın çevirisiyle Türkçeye kazandırıldı. 2009 yılının Darwin'in doğumunun 200, Türlerin Kökeni'nin yayımlanışının 150. yılı olması nedeniyle Uluslararası Biyoloji Bilimleri Birliği ve UNESCO tarafından Darwin yılı olarak ilan edildi. Biz de bu vesileyle Ünalan'la Türkiye'de evrim kuramı ve Darwin karşıtlığı üzerine sohbet ettik.

Türkiye Darwin ile nasıl ve ne zaman tanıştı?

Darwin, bilim tarihinde köşe taşı sayılan veya anıt bilim adamı diyebileceğimiz biridir. Örnek vermek gerekirse Galileo, Newton, Pastör, Einstein ayarında veya o sınıftan bir adamdır. Bu değerli bilim adamıyla Türkiye'nin çok daha önce tanışmış olması gerekirdi. Ne yazık ki böyle olmamıştır. Ülkemizde Darwin sanki yok sayılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 1940'lardaki çeviri çalışmalarında bile Darwin'in hiç değilse programa alındığına dair bir bilgi yoktur. Özel yayınevleri de Darwin'e ilgi göstermemiştir.
Darwin ancak 1968'de Türkçeye çevrilmiştir. İlk çevrilen kitabı "İnsanın Türeyişi"dir. İnsanın Türeyişi'ni Almancasından İç hastalıkları uzmanı Dr. Yavuz Erkoçak çevirmiştir. Erkoçak ayrıca, Darwin'in Türkçeye mutlaka kazandırılması gerektiğini söylemiş ve bu yolda bizi özendirmiştir. Türlerin Kökeni'ni ben 1969'da çevirdim, 1970'de yayımlandı. Yani Darwin'in organik evrim teorisi'ni ortaya koyduğu kitap ancak 111 yıl sonra Türkçe basıldı.
Türkiye'de Darwin 110 yıl yok sayılmıştır. Bu hüzünlü tabloyu mutlaka göz önüne getirmekte yarar var. Sanıyorum ki bu durum, Türkiye toplumunun çok uzun zaman düşünce ve ifade özgürlüğü bakımından baskı altında olmasının bir sonucudur.

Türlerin Kökeni'nin yayımlanmasının üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen evrim kuramı üzerinden tartışmalar hâlâ devam ediyor. Hatta evrim kuramı'nı kabul edenler ve etmeyenler diye iki kamp olduğu iddia ediliyor. Siz bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bilim çevrelerinde organik evrim teorisi tartışılıyor değil, Darwin'in organik evrim teorisi'ni göz önünde tutarsak, bu teorinin doğruluğu kanıtlanmıştır. Ayrıca organik evrim teorisi yeni bilgiler ışığında daha da geliştirilmiştir. Bugün 'organik evrim teorisi yoktur' desek yanlış söylemiş olmayız. Çünkü evrim artık biyolojinin bir dalı olmuştur. Ama politik ve ideolojik amaçlarla teori hâlâ tartışılıyormuş, çürüklüğü gösteriliyormuş gibi bir hava yaratılıyor. İşte gerçeklik budur. Bu durumda benim söyleyeceğim başka bir şey kalmıyor. Çünkü organik evrim, biyolojinin bir dalı olduktan sonra kim ne diyebilir? Bunun tartışılacak bir yönü yoktur.

Türkiye'de de Darwin'in evrim kuramı'na dair tartışmalar sürüyor. Evrim karşıtı çeşitli yayınlar, kitaplar basılıyor, okullara ücretsiz dağıtılıyor. Türkiye'de evrim kuramı üzerinden sürdürülen tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'de Darwin'in organik evrim teorisi'ni doğru dürüst bilen kişi sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. 70 milyonluk nüfusta kaç kişi Türlerinin Kökeni'ni ve Darwin'in diğer kitaplarını okumuştur? Ayrıca kaçı bu kitapları gerektiği gibi değerlendirebilmiştir? O bakımdan ben organik evrim teorisi'nin tartışılması derken, Darwin'in organik evrim teorisi'nin tartışılmasını kastediyorum. Çünkü tartışılan gerçekte budur. Darwin kötülenir, Darwin'e tıpkı Marx'a sövüldüğü gibi sövülür ve teori reddedilir, çürütülemez. Bilimsel yöntemli bir tartışma yoktur.

Peki, niye böyle?

Türkiye'de gerici ve baskıcı egemen toplumsal sınıflar ve katmanlar, düşüncede ilerici -ilerici derken materyalist ve diyalektik düşünceyi kastediyorum- düşünceyi sürekli kösteklemeye çalışırlar. O bakımdan Darwin'in organik evrim teorisi'ni, sanki doğruluğu kanıtlanmamış gibi ele alıp reddederler, kötülerler ve bu arada kendi ideolojileri ve politikaları bakımından ne söylemek istiyorlarsa onu söylerler. İşte Türkiye'de olup biten budur. Yani bir çeşit komedidir.

Sizin 'Darwin ne yaptı?' adlı bir kitabınız da var. Gerçekten Darwin ne yaptı da bugün hem politik, hem de bilimsel tartışmalarda önemli bir noktada duruyor?

"Yeryüzündeki canlılar nasıl var oldu" sorusu öteden beri insanların kafasını kurcalamıştır ve bu soruya dinler yanıt vermiştir. Bir yaratan vardır. Yaratan, bütün canlıları yaratmıştır. İş bu kadar basittir. Bizim toplumumuzu ilgilendirdiği kadarıyla "yaratılış", Tevrat'tan bize gelmedir. Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık için Tevrat'taki "yaratılış" dogması geçerlidir. Bu dogmaya göre tanrı, bütün canlıları üç günde yaratmıştır. Bugün nasıllarsa, öyle ayrı ayrı ve bugün oldukları gibi yaratmıştır. Yalnız insanı ayrı yaratmıştır. Ademi çamurdan yaratmış ve cennete koymuştur. Sonra Adem'in canı sıkılmasın diye onun kaburga kemiğinden Havva'yı yaratmıştır. Görülüyor ki insan bütün hayvanlardan ayrı olarak düşünülüyor burada. Üstelik tanrı, insanı kendi biçiminde yaratmıştır. Yani insan tanrısallaştırılıyor, tanrının suretinde yaratılıyor çünkü. Sonra yeryüzüne gönderilmiştir Adem ile Havva ve bütün canlılara egemen olmuşlardır.
Peki, Darwin bu dogmaya karşı ne yapmıştır? Darwin, "yeryüzündeki türler bugün olduklarından farklıydı. Değişerek bugünkü biçimlerini almışlardır. Bu değişim durmamıştır, bugünkü türler yarın olmayacaktır, yerlerini başka türler alacaktır" demiştir. Yalnız bu türler nasıl meydana geldi, sorusuna Darwin yanıt vermez. Yaratılış dogması yanıt verir: Tanrı böyle yaratmıştır.
Darwin'i bu bakımdan eksik bulup eleştirenler çıkar. Oysa organik evrim teorisi'nin işi yeryüzünde canlı madde nasıl oluştu sorusuna yanıt aramak değildir. Bu, kimyasal evrimin işidir. Organik evrim teorisi yeryüzünde yaşamın başlangıcından yola çıkarak işi açıklamaya koyulur. Darwin'in teorisine göre insanın da öbür canlılarla birlikte ele alınması gerekir. Çünkü insan da onlarla akrabadır, aynı kökenden gelmedir. Görülüyor ki, burada yaratılış dogmasında insana bahşedilen tanrısallık ortadan kaldırılıyor. İnsan da öbür canlılar gibi ele alınıyor. Darwin kutsal kitaptaki dogmayı baştan aşağı yıkmıştır. Bu durumda ister samimi olarak, ister başka amaçlarla savunsun bu dogmaya inanan insanlar için Darwin son derece sevimsiz bir adamdır.
Darwin'in organik evrim teorisi biyolojiyi bir bütün haline getirmiştir. Darwin'e varıncaya kadar biyoloji dağınık bilgiler toplamından başka bir şey değildi. Darwin, teorisiyle bu dağınık bilgileri toparlamış, biyoloji bir bütün olarak sağlam bir bilim olmuştur. Biyoloji, bu bakımdan fizikten daha sağlam bir bilimdir. Biyolojideki bütünlük fizikte yoktur. Darwin bunu başarmıştır. Yani biyolojiyi biyoloji yapan adamdır Darwin.

2009'da Darwin yılı kapsamında çeşitli etkinlikler yapılacak. Bu kararın Türkiye için önemi nedir? Yapılacak etkinliklerde neler öne çıkarılmalı?

Bu karar yalnız Türkiye için değil, bütün dünya ülkeleri için çok güzel ve yerinde bir karardır. Ne yazık ki, dünyadaki birçok ülke düşünce ve ifade özgürlüğü bakımından Türkiye'den çok çok daha geridedir. Bu bakımdan bu kararı sevinçle karşılamak lazım.
Bu yıl ne olur? İki şey önemli. Önce Darwin'in doğru tanıtılması lazım. Darwin'i kim doğru tanıtacak. Çünkü Darwin'den söz etmekten çekinen insanlar var bu ülkede. Darwin'in teorisine inandığını söylemek Türkiye'de bir riski göze almak demektir. Ne yazık ki, bu konuda ülkemiz çok geriye gitmiştir. Demek ki, Darwin'i dosdoğru, bilimsel bir şekilde ortaya koymak lazım.
İkincisi, Darwin'i ülkemizdeki her insanın anlayacağı bir düzeyde anlatmamız lazım. Bunu kimler yapacak? Elbette biyolojiyle ilgili insanlarımız yapacaklar. Onların ne kadarı bu işe hevesli bilemiyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki, onların kimileri böyle bir görev almaktan çekinirse hiç şaşmam. Demek ki, Darwin'in Türkiye'de gereği gibi anılması için "bulunması iyidir, gereklidir" diyebileceğimiz koşullar pek bulunmuyor.
Umarım yanılıyorumdur. Umarım, Darwin hiç ummadığımız bir şekilde, başarıyla anılır ve ülkemizin insanlarının hiç değilse önemli bir bölümü Darwin Yılı dolayısıyla organik evrim teorisi hakkında bilgi edinir ve dünyaya daha farklı bir açıdan bakmaya başlar.
Bu arada Darwin'in Türkçeye çevrilmiş yapıtlarının yeni baskıları gündeme getirilebilir. Öğrendiğim kadarıyla Evrensel Basım Yayın, Türlerin Kökeni'nin yeni bir baskısını yapacak. Bu yolda görev alacak bütün arkadaşlara başarılar dilerim.


i Hayat (Evrensel gazetesinin Pazar eki), 15 Şubat 2009, Pazar, s. 11.

Charles Darwin'in doğumunun 200. ve "Türlerin Kökeni" adlı yapıtının yayınlanmasının 150. yıldönümü dolayısıyla 2009 yılının IUBS (Uluslararası Biyolojik Bilimler Birliği) ve UNESCO tarafından "Darwin Yılı" ilan edilmesi üzerine, Hayat Televizyonu'nun Öner Ünalan'la, Darwin ve organik evrim kuramı üzerine gerçekleştiridiği ve 12 Şubat 2009'da Hayat Televizyonu'nca yayınlanan söyleşinin, Evrensel gazetesinin Hayat adlı Pazar ekinde yayınlanan metnidir. (Metni, Evrensel'in internet sitesiden aktardık.)

Söyleşiyi izlemek için buraya, Evrensel'in internet siteside de yer alan söyleşi metnine gitmek için buraya tıklayınız.