Yazıları

ATATÜRKÇÜLÜK ADINA[i]

"Oluşum" gibi alçakgönüllü ve bugüne kadar hep "ilerici" kalmış bir dergide yayımladığım bir yazıyı[ii] Sayın Nusret Ertürk'ün 10 Temmuzda "Tartışma" sütununa getirmesi beni sevindirdi.[iii] Böylece, Sayın Ertürk'ün pek eksik ve haksız bir öfkeyle yansıttığı düşüncelerimi Cumhuriyet okurlarına kısaca duyurma fırsatını buluyorum.

TDK III. Olağanüstü Kurultayı, 12 Mart koşullarında, tüzükteki "üyelik koşulları"na küçük bir ekleme yaptı ve Atatürkçülüğü, üye olmanın ve üye kalmanın gereği olarak benimsedi.

TDK'nin çalışma konusu ulusumuzu ve özellikle bütün ilerici aydınlarımızı çok yakından ilgilendiren dil (Türkçe) olmasaydı, bu konuda hiç bir şey söylenmeyebilirdi. Ama bu gerekçeden ötürü hiç değilse şunları söylemek bir ödev oluyor:

Atatürkçülük ne olursa olsun, Atatürkçülüğün dogmalaştırıldığı, bazı çıkarları korumak için kalkanlaştırıldığı, Atatürkçü olduğunu söyleyip "balyozcu başılık" edenlerin görüldüğü bir ortamda böyle bir karar alınması talihsizlik olmuştur.

TDK bütün ilerici aydınlara açık bir dernek olmalıdır. Bu, başka ve büyük yararlarının yanı sıra, TDK yönetimini elinde bulunduran kadronun Atatürk'ün kalıtından nasiplenmek istediği gibi bir kuşkunun doğmasını da önleyecektir.

Mustafa Kemal'le birlikte Kurtuluş Savaşını vermiş aydın kadroyu başarıya götüren ilke "ulusal bir amaç için bütün ulusal güçleri birleştirmektir". Ve "Hayatta en hakikî mürşit ilimdir." diye dile getirilmiş bir Atatürkçü ilke de varsa, TDK tüzüğüne yapılan bu eklenti bilimsel, ulusal, devrimci ve demokratik olamaz ve ayrıca Atatürkçülüğe de aykırıdır.


i Ragıp Gelencik, "Atatürkçülük Adına", Cumhuriyet (gazete), 29 Temmuz 1976.

ii Bkz.: Ragıp Gelencik, "TDK Kurultayından Beklenen", Oluşum (dergi), sayı 26, Haziran 1976, s. 1. (Yazıyı okumak için buraya tıklayınız.)

iii Bkz.: Nusret Ertürk, "Demokrasi Adına", Cumhuriyet (gazete), 10 Temmuz 1976. (Yazıyı okumak için buraya tıklayınız.)