Yazıları

KURAL GÜCÜ[i]

"Ki" bağlacının eski biçimi "kim", nitekim (nasıl ki) sözcüğünde korunmuş. Divan şairleri bu bağlacı iki biçimiyle de kullanmışlar:

XIII. yüzyılda Sultan Velet:
Temaşa çün beru gel kim göresin
Zehi şerbet ki bir kez andan içen
XIV. yüzyılda Nesimi:
Münkir sanur kim ol şefeteynin şifahı yoh
Kim sevdi hubu didi ki bir kez andan içen
XV. yüzyılda Ahmet Paşa:
Hak budur kim şah divanın temaşa kılmağa
Dil marizin sor ki derdinden ruhunla zülfünün
XVI. yüzyılda Hayali:
Bize bestir kim dillerde efsanemiz kaldı
O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler
XVII. yüzyılda Nef'i:
Erdi bir gayete te'sir-i heva kim bir mur
Gamzen ne dem ki tiğ çeküp hun-feşan olur
XVIII. yüzyılda Nedim:
Hey ne feyz-i cavidandır kim olur serv-i sehi
Hey ne halettir ki dudun sünbül-i sir-ab eder

Divan şairleri, beş yüzyıl, aruza hangisi uymuşsa o biçimini kullanmışlar bu sözcüğün. "Kim"in "ki" biçimini almasında onların hiçbir payı olamaz; çünkü pek dar ve kapalı bir çevrede yazılıp okunur divan şiiri. Sultan Velet örneğine bakılarak, "ki" biçiminin XIII. yüzyıldan önce doğduğu sanılır. XIII. yüzyılda, konuşma dilinde (Türkçede) ikisi birlikte kullanılmış olabilir.

Divan şairleri de günlük yaşamlarında Türkçe konuşurlardı. Belli ki konuşurken kullanmaz oldukları eski "kim" biçimini yazarken sürdürmüşler. Kural (aruz) yaptırmış bunu onlara. Divan edebiyatının dar ve kapalı çevresinde eskime sürecinin ağır işlediği de unutulmamalı. Ancak, gerçek şu ki divan şairleri kurala kul olarak eski (ölü) biçimi kullanmakta özgür olmuşlar.

Uyulmaları gereken alanların dışına taşan bir güçleri var kuralların. Nitekim Karacaoğlan da kurala (hece ölçüsüne) uyarak,

Çukurova bayramlığın giyerken
Çıplaklığın üzerinden soyarken

deyip büyük bir kuralı çiğneme özgürlüğüne kavuşuyor. Bununla da kalmıyor: Hoş görülüyor. Kural gücü olmasaydı hoş görülür müydü?


i Öner Ünalan'ın Mart 1992'de yazdığı "Kural Gücü" adlı "değinti" yayınlanmamıştır.