Kitapları | Alıntılar

22 Mayıs '98[i]

Dün "Üslup Bilgisi (Stilistik)" başlıklı öğretici bir makale okudum. (Prof. Dr. Gürsel Aytaç, Cumhuriyet Kitap, 21 Mayıs 1998) Yazar üslup çözümlemesi üzerinde dururken Eskiçağda sözcük seçimine bakılarak üç üslup düzeyi ayırt edildiğini söylüyor: Yüksek, orta, alçak. Açıklayıcı örnekler şöyle:

Yüksek üslup düzeyi: Son uykusuna dalmak, çehre, küheylan

Orta üslup düzeyi: Ölmek, yüz, at

Alçak üslup düzeyi: Gebermek, surat, beygir

Üst-orta-alt üslup düzeyleri demek bana yeğrek görünüyor. Sözcükleri ve deyimleri taban alan böyle bir sınıflama belli ki anlamdaş ve yakın anlamlı sözcük ve deyimleri de üst-orta-alt düzeyli diye ayırıyor. Belki de bu üslup sınıflaması anlamdaş ve yakın anlamlı sözcük ve deyimlerin önceden böyle sınıflanmasının sonucudur. Nitekim, örneğin "insanlar vefat eder, hayvanlar ölür, tanrısızlar geberir" demeyi yeğleyerek konuşup yazanlar bugün de var.

Bence "ebediyete intikal etmek" gibi Arapça sözcükler içeren bir deyim, üst üslup düzeyine "son uykusuna dalmak" deyiminden daha iyi bir örnektir. Belli ki bir dilde anlamdaş ve yakın anlamlı sözcük ve deyimler nice çoksa, bu sınıflama da onca belirgin olur. Doğrusu tam Osmanlıcaya göre bir sınıflama bu.

Ancak, bu sınıflama herhangi bir üslup düzeyine yaraşır bulunan sözcük ve deyimlerin öbür düzeylerde yeri olmadığını göstermez. Üst üslup düzeyi ancak alt üslup düzeyindeki sözcük ve deyimlerin de kullanılmasıyla ırasına kavuşur. 1950'lerde devlet radyosunda sık sık şöyle denirdi: "Başvekil Adnan Menderes beşuş bir çehreyle..." Beşuş çehre şöyle demeyi de gerektirir: "Zat-ı âlinizin çehresiyle bendenizin suratı mukayese kabul eder mi beyefenedi?" Görülüyor ki üst üslup düzeyi yalakalığa çok elverişli. Osmanlı dalkavukları padişahların ellerini öpmeyip dest'lerini bus ederler ve ayaklarına değil de pây'lerine yüz sürerlerken, yalakalıklarını hem pekiştirmiş, hem yüceltmiş olurlardı. Osmanlıcanın ölümüyle bu türlü incelikler (!) yitirilmiş görünüyor.


i Ragıp Gelencik, "Dil Günlüğü", Evrensel Kültür (dergi), sayı 88, Nisan 1999, s. 55-56.