|
ÖNER ÜNALAN'IN DOĞUM GÜNÜ (5 OCAK)[i] | Nurettin Şenol
|
_k.jpg) |
|
Öner Ünalan, 2-A sınıfı
öğrencileriyle üzüm bağı kurma çalışmaları sırasında. (18 Kasım 1963,
Yunus Emre İlköğretmen Okulu) |
|
|
Öner Ünalan'ın sağlam ve açık sözlü dik duruşuyla örnek insan olduğunu
hep düşünmüşümdür. Hiç kimsenin ya da gücün karşısında eğilmezdi. Her konuda sağlam
görüşleri vardı. Her şeyden önce insancıl ve bilimsel bakış açısı vardı. Feodal ve
gelenekçi uygulamalara karşı hep insancıl, demokrat görüşleri vardı. Çizgisinden
asla ödün vermezdi.
Sınıf
içi ve sınıflar arası düzenlenen münazaralarda benim en sağlam kaynağımdı. Çok
sağlam önermeleri ondan alırdım. Bana her gördüğünde "köylü" derdi. Beni
aşağıladığını düşünür, üzülürdüm. Ancak ona çok büyük saygım ve sevgim olduğundan
kırılmazdım. Çok sonraları onun "köylü" sözü ile ne demek istediğini kavramıştım.
Bir de
beni, "Okuldan nohut yemeğini kaldırtan adamdır bu Nurettin." diye tanıtırdı
yanındakilere. Belli ki, yemekhanedeki forumda sahneye çıkıp, korkmadan neredeyse
her gün çıkan nohut yemeğine karşı çıkışım onun çok hoşuna gitmişti.
Yılını
tam olarak anımsamıyorum, Abdurrahman Özöğretmen'in müdür olarak okulumuza geldiği
zamanlardı. Sanırım yeni gelen müdür, okulun sorunlarını kaynağından öğrenmek
istemişti. Tüm öğrenciler ve öğretmenler salondaydı. Söz alarak sahneye çıktım.
1)
Neredeyse her gün nohut yemeği ve bulgur pilavı çıkmakta. Bu yemekleri seviyoruz
ama her gün olunca artık yenmez oldu. Hepimiz yoksul köylü çocuklarıyız. Çoğu
arkadaşlar okul yemeğini yemeyip, köşedeki köftecilere gitmektedir. Parası
olmayanlar ise zorla yemek yemekte. Eğer depomuzda nohudumuz çoksa satalım, onun
yerine başka yemeklikler alalım.
2)
Yemek masamıza kişi başı bir çeyrek ekmek konuyor. Çoğu arkadaşlar bu ekmekle
doymuyor, gene dışarıdan yemek zorunda kalıyorlar, köftecide sıra beklediklerinden
etüt çalışmalarına geç kalıyorlar, nöbetçi öğretmenler kızıyor. Daha fazla ekmek
istiyoruz, dedim.
Okul
müdürü Abdurrahman Özöğretmen ayağa kalktı, "Evladım, belki nohut yemeğini sen
sevmiyorsun, arkadaşların severek yiyordur." dedi. "Hayır öğretmenim, artık
sevecek halimiz kalmadı, burnumuzdan geldi." dedim. Hemen salona döndü; "Çocuklar,
nohut yemeğini sevenler ellerini kaldırsınlar." dedi. Dolu olan salondan birinci
sınıfa yeni gelen 2 çocuk el kaldırmıştı. Bana dönüp "Çok haklıymışsın evladım,
bundan sonra daha az nohut çıkacak." dedi. Salon alkıştan yıkıldı.
Hemen
sonraki ilk bayrak töreninde merdivenlere çıkıp, "Ekmeğin az geldiğinden
yakınıyorsunuz. Bundan böyle ekmekler lokantalarda olduğu gibi sepetlerde
dilimlenmiş olarak verilecek. Masanıza dağ gibi ekmek yığdıracağım, doymayanlar
ekmek bölümünden yeniden ekmek de alabilir." dedi. Gerçekten dediğini de yaptı.
Yemek sorunları çözülmüştü.
Öner
Öğretmenim işte bu olaydan sonra beni sevmiş olmalı. Ben de onu hep saydım ve
sevdim. Onu bir kez yakından tanıyanların unutmaları olanaksızdır. Okuldaki her
öğrenciden onunla ilgili babacan ve dobralığı ile ilgili birkaç anısını
dinleyebiliriz. Ona okulda, "Amerikalı" denirdi. Amerika'da Ziraat üzerine yüksek
lisans yapmıştı. Darwin'den çeviri yapacak kadar çok iyi İngilizce ve Almanca
bilirdi. Eşi Gönül Öğretmenimiz okulumuzda görev yaptığı için, o da Tarım
Öğretmenliğini kabul etmişti. Kravat takmaz, takım elbise giymez, hep
bisikletiyle dolaşırdı. Sonradan müdür ondan takım elbise giymesini istemiş,
kravat takmasını istemiş, onun için görevden ayrılmış diye duymuştuk.
İşte
ondan sonra Darwin'den çeviriler yaptı. Basıldığında ise bana birer tane armağan
etmişti. Kitaplar bende anı olarak durur.
Öner
Ünalan anlatmakla bitmez. O her zaman aramızda, gönlümüzdedir. Doğum gününü
kutluyor; Gönül Öğretmenime saygılar sunuyorum.
Nurettin
Şenol / 5 Ocak 2019

1 Öner Ünalan'ın
1963-69
yılları arasında tarım öğretmenliği yaptığı Yunus Emre İlköğretmen Okulu'nda
(eski Çifteler Köy Enstitüsü) öğrencisi olan Sayın Nurettin
Şenol'un, Öner Ünalan'ın anısına açılan Facebook sayfasına
yazdığı yazı. (Yazının yer aldığı Facebook sayfasına gitmek için
buraya
tıklayınız.)
|
|